“Dışarıdaki Kadın” ile Yarışılır mı?


Eyeshadow powder and brush

“Dışarıdaki Kadın” denildiğinde, hepimizin aklında hemen hemen birbirine yakın bir tablo oluşur. Hani şu genelde sarışın, uzun boylu, renkli gözlü, daracık pantolonlar veya minicik eteklerle dış çamaşırları bırakın iç çamaşırları teşhir etmek için didinen, saçları boyalı, kaşları alınmış, tırnakları yapılmış, güzellik merkezinden çıkmayan, her an bakımlı, makyajlı, kaç metre öteden hissedilen ağır parfümlü kadından bahsediyorum.. Hani şu “anne” olmayan, olamayan kadından..

Evet, ben anlıyorum onları ve biliyorum ne yapmaya çalıştıklarını. Onlarla bir problemim de yok zaten.. Fakat benim asıl anlayamadığım; bizim camianın büyüklerinin, uzmanlarının, danışmanlarının önerisi. Yani “Kocanızı dışarıdaki kadına kaptırmamak için ne gerekiyorsa yapın” taktiği.. Ve o “ne gerekiyorsa” ifadesi o kadar gereksiz yerlere çekilip sündürülüyor ki; “Kocanızın karşısında dans edip tango yapmanız da ne sakınca var?” demeye kadar götürüyor malum şahısları.. Ben de ilk defa bir Müslümanın kitabından öğreniyorum bu kadar gerekli bir icraatın adı olan “tango” kelimesini..

İnna lillahi ve inna ileyhi raciun!

Bu nasıl bir yanılgıdır Allah’ım, nasıl bir sapmadır?

a- Güzellik mi, Erotizm mi? 

Müslüman hanıma emredilen şey; eşi kendisine baktığında onun hoşuna gidecek bir hal, ahval ve giyim-kuşam içinde bulunması. Yani eşinin gözüne güzel görünmesi.

Modern çağın anlam kaymasına maruz kalan kavramlardan biri de güzellik kavramı. Buna göre namusuyla, edebiyle evinde oturan, tertemiz elbisesi, başında eşarbı, kucağında, elinde çocukları, yüzünde kocaman gülümsemesi, gözlerinde engin sevgisiyle kocasını karşılayan bir hanım “bakımsız kadın” olurken, dışarıda her türlü erkeğin gözüyle, sözüyle, bedeniyle bir şekilde faydalandığı malum kadın “çok güzel, bakımlı kadın” oluyor! Sizin güzellikten kastınız ne?

Güzellik derken bahsettiğiniz erotizm olmasın?

b- Gözü Dışarıda Olan Erkek Masum mu? 

Topluma göre gözü dışarıda olan bir erkek masumdur, dahası mazurdur.. Çünkü onun nefsi vardır, şehveti vardır, arzusu vardır, falan filan.. Nefsinin olması da ayrıca bir erkeklik artısı/mertebesidir..

Burada yapılması gereken erkeğin nefsini ıslah etmesi, gözünü haramdan esirgemesi, kendisine çeki düzen vermesi değil mi? Yani evet harama bakanın gözüne yumruğu indirecek Ebu Musa’ların olmadığı bir döneme rast geldik, doğrudur. Fakat kadını da azgınlaşma/azgınlaştırma alanına çekmek bu işi ne kadar çözecek?

c- Eviniz, Yatak Odanız Değil!

Bir erkeğin hanımından farklı özellik-güzellik beklentilerinin ve isteklerinin olması gayet tabiidir. Kişinin arzularını helal yolla gidermesinden daha doğal ne olabilir?

Ancak çocukları olan bir aile için “yatak odası” adında mahrem bir bölge oluşturulmalıdır. Müslüman bir hanım, helal dairesi içinde eşinin arzu ettiği gibi giyinebilir, süslenebilir fakat bunu yatak odasının dışına taşırdığında felaket başlamış demektir. Çocuklar, özellikle küçük yaşlarda görmüş oldukları davranışların hangisinin ev mahremiyetine ait, hangisinin ise dışarıya ait olduğunu tam anlamıyla kavrayamazlar. Annesinin her hal ve tavrını modelleyen kız çocukları, bu durumda anneleriyle bir “süslenme” yarışı içinde bulurlar kendilerini..

Çocukların hayatına makyaj malzemesi sokmak, sadece bir süs aracı değil, onun küçücük dünyasına bir cinsellik objesi sokmak demektir. Kimi kardeşlerimin “Bu kadarı da fazla yani” dediğini duyar gibiyim ama müsaade edin; “Bu kadarı da fazla” demek, küçücük kız çocuklarının nasıl kadınsılaştığını gören bizim gibilerin hakkı olsun!

Kıpkırmızıya boyanmış dudaklar sizce ne ifade ediyor? Peki ya tırnaklar? Nedir yani, şefkat mi, merhamet mi, zerafet mi, güzellik mi? Bunun cinsellikten öte çağrıştırdığı bir şey varsa bir Allah’ın kulu çıksın ve açıklasın n’olur.. Yani biz çocuğumuza çok afedersiniz kadın iç çamaşırıyla oynaması için müsaade ediyor muyuz? Ee makyaj da aynı kapıya çıkmıyor mu?

Dikkat ederseniz bunun İslam’da yasak olduğunu, uygun olmadığını, Müslümana yakışmadığını falan söylemiyorum, böyle bir amacım da yok. Olayın sadece pedagojik yönüyle ilgileniyorum.

Çocukların kullandığı okul, kütüphane, park vs. mekanlarda şöyle yarım saat oturup etrafı gözlemleme imkanımız olduysa eğer çok iyi biliriz ki, bu çocuklar artık çocuk değil! Masum değil!

10-12 yaşındaki kız çocukları 20-25 yaş arası kadınlar gibi oturuyor, konuşuyor, kahkaha atıyor.. “Tabii bunun sorumlusu televizyon ve internet” diyeceksiniz elbette. Fakat bunlar sadece bir araç. Asıl sorun, çocukların hayatına bu veya başka araçlarla cinselliğin sokulması.. Yaşlarının çok üzerinde konularla muhatap olmaları.. Onun için de ne tam çocuk ne tam yetişkin, defolu bir model olarak karşımıza çıkmaları..

d- Dışarıdaki Kadın’a Yetişmek Mümkün mü? 

Dışarıdaki kadın bir metâdır, bir objedir.. Müslüman bir hanım her şeyden önce “Allah’ın kendi suretinde yarattığı Adem’in” kızı ve yeryüzüne halife kıldığı bir İnsan-ı Kâmil’dir.. Onun için kendisini böyle süflî bir yarışın içine sokması en başta bu sıfatlarını yok sayması anlamına gelmektedir..

İnsanı fıtratından soyutlayan, kadını “annelik” derecesinden “cinsel meta” derekesine indirgeyen bir yarışta bizim yerimiz olamaz..

“..Kim de bundan ötesini ararsa/isterse, artık onlar haddi aşan kimselerdir.” (Mü’minun 7)

Rasulullah (s.a.v); “(Dışarıdaki) Kadın şeytan suretinde gelir, şeytan suretinde gider. Sizden birisi bir kadın görür de hoşuna giderse hemen eşine varsın (onunla birlikte olsun). Çünkü bu, onun nefsinde uyanan şeyi giderir.” (Müslim) buyuruyor.

Âlimlerimiz bu hadisin şerhinde; kadının yabancı erkeklerin içine çıkmaması, erkeğin gözünü yabancı kadınlardan mutlak surette koruması gerektiği, eğer her türlü tedbire rağmen böyle nefsi bir arzu uyanırsa, hemen eşiyle beraber olması, kadının eşini hiçbir durumda reddetmemesi gerektiği gibi konuları işlemişlerdir. Yani hadisten anlaşılan, tabii bir şehvetin, arzunun, tabii bir ilişkiyle giderilebileceğidir.

Evdeki hanım dışarıdaki kadının bir özelliğine yetişmeye çalışsa, diğeri binbir çeşidiyle galebe çalmaya devam edecektir. Yani bu işin sonunun gelmesi mümkün değil. Efendimiz (s.a.v)’in; “iki dudağı arasındaki ile iki bacağı arasındakini koruyan”a cennet için kefil olması, boşuna değildir. (Buhari)

Değişen ve bozulan dünya düzeniyle birlikte maalesef bugün cinsellik, Müslümanların önemli bir imtihan konusu haline gelmiştir. Memnuniyetsizlik, tatminsizlik had safhadadır. Gözü dışarıdaki olan erkek, hanımını dışarıdaki gibi yapmak için türlü memnuniyetsizlikler ızhar ediyor.. Evdeki kadın da “eldekini kurtarma” bahanesine can havliyle ‘öteki’leşmeye soyunuyor.

Dahası, dahası derken, olmuyor, hiçbir şeyin sonu, önünden göründüğü gibi gelişmiyor.. Sonra kaybedilen değerlerimiz, kadının içinde hissettiği aidiyetsizlik, erkeğin büyüyen tatminsizliği arasında sıkışıp kalıyor insan..

Ve asıl derdimiz; ‘Atlar tepişirken taylar zarar görüyor’..
Olan çocuklarımıza oluyor..

Ummu Aişe
Müslüman Anneler