Filistin Direniyor, Sana Rağmen, Bana Rağmen, Bir Milyar Müslüman’a Rağmen


filistin direniyor

İnsanların içinde iman edenlere düşmanlıkta en katı olanların yahudilerle müşrikler olduğunu görürsün.” (Maide, 5/82)

Bugün Filistin topraklarını işgal altında tutanlar İslam’ın en azılı düşmanlarıdır. Filistin yöresel bir mesele değil ümmetin meselesidir. İslam dünyasının, hatta bütün dünyayı karıştıran siyonizm denilen yılanının başı ezilmeden rahata ve huzura kavuşulması mümkün olmayacaktır. Önümüzde duran bu Filistin meselesini imani değerlerimize ters düşmeyecek bir şekilde çözümlemeliyiz.

Siyonistler, İngilizlerin bu toprakları ele geçirmesi sonucunda onların gölgesinde güç kazanarak bu topraklara yerleştirilmiş, terör ve işgal hareketlerini sürdürerek bugün tanık olduğumuz vahşeti sergilemişledir. Bunda, Arap ülkelerinin siyonist işgalcilerin hareket imkânlarını artırıp, mücâhitlerin harekât alanlarını daraltmalarının önemli rolü olduğu gibi, duyarsız dünya Müslümanlarının da payı büyüktür. Bu zülüm, yıllardır pervasızca dünya devletlerinin önünde işlenirken, Filistin İslami Hareketi Hamas, 1991 yılının sonunda İzzettin Kassam birlikleri adıyla kurduğu askeri kanadı ile mücadeleyi bu yönüyle de sürdürmeye karar vermişti. Bu karar ile birlikte yeni bir döneme de girilmiş oldu.

İşgalciler karşısında verilecek mücadelede en ağır yük Filistin halkının üzerindedir. Siyonizme karşı direniş alanı Filistin’dir. Diğer İslâm toprakları ise Filistin’deki halka yardım ve destek alanlarıdır. Bu alanlardan verilecek yardım ve desteklerin siyasi alanda, iletişim alanında ve mali alanda yoğunlaşması gerekmektedir. Siyonistlere karşı verilecek fiili mücadelenin ise Filistin topraklarında yürütülmesi gerekir. Ne kadar ağır bir külfeti ve zorluğu olsa da, siyonist işgale karşı cihad etmek Filistinliler için farzı ayn, diğer bütün Müslümanlar için de farzı kifayedir..

Bizler Filistin’in dışında yaşayan Müslümanlar olarak gerçekleştireceğimiz çalışmalarla Filistin halkının haklarını savunmalı ve haklı davasını dünya kamuoyunun önüne sergilemeliyiz.

Müslüman halkların güçlerini Filistin davasına destek için devreye sokmaları, Filistin halkının siyonist düşman karşısındaki cihad ve direnişine destek sağlamak demektir. Böylece siyonist terörün durdurulmasına katkı sağlanmış, Müslüman kardeşliğin gereği bir nebze yapılmış olur.

Ayrıca, Siyonizme karşı verilecek mücadelenin ve direnişin, zafere ve o toprakların kurtarılmasına kadar sürmesi kararlığına sahip olunmalı, bu konuda asla gevşeklik göştermeden çalışmak gerekmektedir. Bizler bu vazifeyi, “Müslümanlar karşılıklı olarak birbirlerine sorumludurlar” ilkesi gereğince yapmalıyız. Karşılıklı sosyal sorumluluk duygusunun Müslümanlar arasında yaygınlaşması bir gerekliliktir. Bu tavır, düşmanı tek bir vücutta karşılar gibi olur. Yekvücut olmuş müslümanların bir üyesi acıdan şikâyet ederse, vücudun geri kalanı aynı acıyı çekiyormuş gibi tepkilerini verirler. İslam kardeşliği bunu gerektirmektedir.

Bir milyar müslümanın ortak eylemi

Gerek kişisel gerekse yönetimler açısından olsun siyonist işgal yönetimiyle herhangi bir ilişkiye girmenin şer’i bir dayanağı yoktur. Bu tür bir muamele, zulmedenlere meyletmek, Allah’a ve Peygamber’e karşı gelenlerle, İslam ve Müslümanlara karşı savaşanlarla dostluk anlamı taşıyacaktır.

Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra yardım da göremezsiniz.” (11/Hud /13)

Ey iman edenler! Allah’ın kendilerine kızdığı bir topluluğu dost edinmeyin.” (60/Mümtehine/13)

Ayrıca Peygamber (s.a.), bu konumuzla ilgili şöyle buyuruyor: “Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez. Din kardeşinin ihtiyacını karşılayanın, Allah da ihtiyacını karşılaşın. Müslümandan bir sıkıntıyı giderenin Allah da kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Bir Müslümanın ayıbını örtenin, Allah da kıyamet gününde ayıplarını örter.

Bizler bu düsturların gereğini yerine getirebilmek için harekete geçmeliyiz. Kitap, makale, bildiri, vaaz, tez, şiir, ezgi, tiyatro, internet üzerinden video, slayt ve diğer sanatsal alanları İslami alanla buluşturarak, fikri hareketlenmenin bir parçası olarak yer almasını, ruhun yeniden dirilmesinde ve mücadele için gerekli motivasyonu vermesinde yardımcı rol üstlenmesini sağlamalıyız.

İslami sanat enerjileri yeniler, hareketi yeniden canlandırır ve onlara ulvi manalar ve doğru davranışlar aşılayarak onları uyandırır. Yol uzun ve ızdırap çoktur. Bunun için bu öğeler kullanılmalıdır.

Ticarette, sanayide, turizmde, güvenlik ve siyasi alanda Amerika ve Yahudi şirketlerinden alış veriş yapmak, Filistin topraklarını işgal eden oradaki müslümaları şehit eden Siyonist rejime destek olmak demektir. Bu saydıklarımızın bazıları direkt olarak bizlerin, bazıları da idarecilerin sorumluluğu altındadır. İdareciler de halk adına o mevkide olduklarına göre, sorumluluğunu yerine getirmeyen idarecilerin siyonizme destek olacak amelleri işlemelerinin günahı, aynı zamanda o idarecileri orada tutanların üzerine de olacaktır.

Sadece protestolar, bombalara karşı koymak için yeterli gelmemektedir. Yaşantımızdaki imkanlardan mahrum kalmayı göze alarak dinleri ve imanları para olan Amerika ve İsrail’in mallarını boykot etmeliyiz. Ülke idarecilerine, bu devletlerle yapmış oldukları askeri ve ticari anlaşmaları askıya almaları ve bu ülkelerin vatandaşlarının ticari yatırımlarına izin vermemeleri konusunda baskı yapılmalıdır. Bu çabalarla, Filistin’in yaralarını bir nebze olsun hafifletmeye yardımcı olmamız gerekir. Bu, dünya Müslümanları olarak bizlerin vazifesidir.

Yoksa Şehit olmanın şerbet içmek gibi olduğu Filistin halkı, kendi üzerine düşen görevi zaten fazlasıyla yapmaktadır.

Bu zulümlere sessiz kalan herkes utanmalıdır!

Yusuf Üzümcü
Vuslat dergisi